Osmanlı ve Batı
Son dönemde Osmanlı devletini, Osmanlı toplum düzenini yüceltme adına Türk Devrimini ve Cumhuriyeti küçümseyen, hatta kötüleyen yayınlarda belirgin bir artış var. Osmanlı Devletinin çöküşünde büyük sorumluluğu olan II. Abdülhamit neredeyse Atatürk’e denk bir kahraman mertebesine çıkarılıyor, Osmanlı Devletinin aslında hiç gerilemediği, son haliyle bile bugün için örnek olabileceği iddia ediliyor, Osmanlı’nın çöküşünü hızlandıran Baltalimanı Ticaret Antlaşması, Tanzimat ve Islahat Fermanları çağdaşlaşma atılımları olarak övülüyor, Osmanlı Devletinin son döneminde hükümranlığını yitirmiş bir yarı-sömürgeye dönüştüğü gizlenerek “Osmanlı modelinden”, Osmanlı Devletini ayrılıkçı ayaklanmaların parçaladığı gözardı edilerek azınlıklara karşı “Osmanlı hoşgörüsünden” söz ediliyor. Bu görüşleri dile getiren kimi aşırı muhafazakâr ve İslamcı, kimi liberal yaftalı kişilerin aynı merkezlerde biraraya gelmeleri ve bu merkezlerin aynı zamanda ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin sözcülüğünü yapması dikkat çekiyor.
Selim Somçağ “Osmanlı ve Batı”da Osmanlı Devletinin Batı karşısında üstünlükten Batı’nın yarı-sömürgesi haline gerileyişini ekonomik, toplumsal, siyasî ve askerî cepheleriyle, özgün bir sentez içinde ve analitik bir akışla ortaya koyarken, Türk tarihini çarpıtarak Türk Devrimini ve Cumhuriyeti karalamaya çalışan bu propagandayı da çökertiyor; “tarih bilgesi” kisvesiyle Büyük Ortadoğu Projesinin ve sömürgeci Batı’nın avukatlığını yapmaya soyunanlarla hesaplaşıyor.
Kitapta cevaplanan ilginç sorulardan bazıları şunlar:
Osmanlı toplumu neden kapitalizme geçemedi?
Müslümanlık gerici, Hristiyanlık ilerici mi?
Matbaamız olmadığı için mi geri kaldık?
Lale Devri çağdaşlaşmanın başlangıcı mıydı, sefahatin zirvesi miydi?
Fransız Devrimi Osmanlı’yı yıktı mı, kurtardı mı?
Baltalimanı Ticaret Antlaşması 19. yüzyılın Gümrük Birliği miydi?
Tanzimat çağdaşlaşma mıydı, yarı-sömürgeleşme miydi?
İngiliz büyükelçisi Canning’e neden “İngiliz Sultan” denirdi?
II. Abdülhamit vatansever miydi?
Osmanlı Devletinin yıkılması Türkiye’yi küçülttü mü, kurtardı mı?
Yeni Osmanlıcılık Türkiye’yi büyütür mü, parçalar mı?
Türkiye’nin Ekonomik Krizi, Oluşumu ve Çıkış Yolları
Bu kitapta Özal devrinde Türkiye’de sıcak para sisteminin kurulup, ekonominin faiz-döviz-borsa üçgenine sıkıştırılmasından itibaren 1994 kriziyle, 1999 IMF programıyla, 2001 devalüasyonuyla ve Kemal Derviş’in kanunlarıyla Türk ekonomisinin adım adım yıkıma götürülüşünün hikâyesini bulacaksınız.
Kitapta IMF ve Dünya Bankası programlarının planlı olarak Türkiye’deki millî ekonomiyi tasfiye etmeyi amaçladıkları ortaya konmakta, hükümetlerin, bir kısım bürokrasinin, Batı güdümündeki sermayenin ve medyanın bu yıkım operasyonuna nasıl destek verdikleri anlatılmakta, IMF’nin ve IMF lobisinin bu operasyonu gizlemek için yürüttükleri dezenformasyon kampanyasındaki yalanlar ifşa edilmekte ve çürütülmektedir. Türk ekonomisinin IMF programlarını izleyerek saplandığı bataklıktan kurtulmasını sağlayacak gerçekçi çözüm önerileri de ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.
Kitapta yer alan bütün analizler tamamen orijinal olup 20 yıllık ekonomik araştırmalarımın ve 1990 yılından beri Türk ekonomisini günü gününe izleyerek oluşturduğum arşivimin ürünüdür. Türkiye’nin Ekonomik Krizi çeşitli üniversitelerin Ekonomi ve İşletme bölümlerinde ders kitabı veya kaynak eser olarak kullanılmıştır.
AB, Kıbrıs, Ermenistan: Bir Teslimiyet Güncesi
Bu kitapta Türkiye-AB ilişkileri, Kıbrıs, Türkiye-Yunanistan, Türkiye-Ermenistan ilişkileri konularında 2004-2006 yılları arasında internet sitemde ve çeşitli yayın organlarında yayınlanmış 58 yazım biraraya getirilmiştir.
Bu yazılarda AB’nin Türkiye’yi asla içine almayacağı ispatlanarak AB üyeliğinin bir aldatmaca olduğu gösterilmekte, Batı'nın Türkiye ile ilgili hedeflerine ulaşmak için Kıbrıs, Ege ve Ermeni konularını nasıl kulllandığı ortaya konmakta, medya tarafından bu konularda yıllardır yürütülen yalan, çarpıtma ve saptırma kampanyaları ifşa edilmektedir.
Türkiye Kuşları
“Türkiye Kuşları” bu konuda Türkiye ve Türk kültürü merkezli ve ağırlıklı olarak telif bilgiye dayanan ilk Türkçe eserdir. Kitapta Türkiye’de düzenli olarak görülen 386 kuş türünden 92 tanesi ayrıntılı olarak tanıtılmaktadır. 92 tür iki kıstasa göre seçilmiştir. Birincisi, Türk halkının tarihte veya bugün iyi tanıdığı, Türk kültüründe iz bırakmış, türkülere, deyimlere girmiş bütün kuşlara yer verilmiştir. Bu türlerin önemli bir bölümü Türklerin avlamak, canlı yakalamak, kafeste beslemek, insana alıştırmak gibi yollarla doğrudan fiziksel ilişki kurduğu kuşlardır. Türklerin bu tür “kuşçuluk” faaliyetleri hakkında ilgili tür bölümleri içinde geniş bilgi verilmiştir. Bu anlamda kitap aynı zamanda bir halk kültürü kitabıdır. Bu konudaki bilgilerin önemli bölümü doğrudan doğruya benim derlediğim, başka yazılı kaynaklarda bulunamayacak verilere dayanmaktadır.
Kitapta iyi tanınan kuşlarla ilgili atasözü, deyim ve türkü gibi sözlü kültür ürünlerine de mümkün olduğunca yer verilmiştir. İkinci olarak, Türk kültüründe kendine yer edinmiş kuş türlerinin yanısıra, halk tarafından iyi tanınmasa da Türkiye kuş varlığının tipik unsuru olan veya kelaynak gibi biyolojik önem arz eden türlere de kitapta yer verilmiştir. Böylece kitap hem tarih boyunca Türklerin kuşlarla kurduğu ilişki hakkında, hem de Türkiye kuş varlığının bellibaşlı ve tipik türleri hakkında kuşbakışı bir panorama sunmaktadır. Kitabın diğer bir boyutu da Türkçe kuş adları konusundaki bilgilerdir. Kitapta ele alınan kuşların Anadolu’da kullanılan bellibaşlı bütün yerel adlarına, varsa tarihî Türkçedeki adlarına ve bulunabildiği ölçüde diğer Türk dil ve lehçelerindeki adlarına da yer verilmiş, ayrıca mümkün olduğu ölçüde kuş adlarının etimolojisi, kökenleri de incelenmiştir. Bu konudaki bilgiler 25 yıllık derleme ve sözlük tarama çalışmalarımın ürünü olup ilk defa burada yayınlanmaktadır.
Avrupa Feodalizminin Evrimi
Bu kitapta 11.-16. yüzyıllar arasında Batı Avrupa’da klasik feodalizmin oluşması ve kapitalizmin doğuşuna zemin hazırlayacak şekilde dönüşüme uğraması anlatılmaktadır. Feodalizmin oluşumu ve çözülmesi serflik kurumu ekseninde ele alınmakta, serfliğin çözülmesi de şehirlerin ve ticaretin gelişmesine paralel olarak meta ekonomisinin gelişmesiyle açıklanmaktadır. Kitabın asıl amacı ise 17. yüzyıla kadar her alanda Avrupa ile yarışan Osmanlı Devletinin neden kapitalizme geçemediği sorusu için bir referans noktası oluşturmaktır. (Somçağ’ın bu soruya verdiği cevap ise Osmanlı ve Batı adlı eserinin “Osmanlı Düzeninin Çözülmesi” bölümünde özet olarak yer almaktadır.) 131 sayfalık küçük hacmine rağmen kitap İngilizce ve Almanca feodalizm külliyatının 4 yıllık titiz bir çalışmayla taranmasından sonra yazıldığı için referans niteliğinde, yoğun ve zor bir metindir. Çeşitli üniversitelerde “Avrupa İktisat Tarihi” derslerinde ders kitabı veya kaynak eser olarak kullanılmaktadır. Selim Somçağ bu eseri Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümündeki lisans öğrenciliği sırasında yazmıştır.