Geçen hafta Türkiye ile Ukrayna arasında Serbest Ticaret Anlaşması imzalandı. Türkiye-Ukrayna İş Konseyi Başkanı Ruşen Çetin Anadolu Ajansına anlaşmanın gerekçesini şöyle açıklamış: “İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2020'de USD 4.7 milyardı, 2021'de bu rakam USD 7.4 milyar oldu. İki ülke arasında STA imzalanırsa ticaret hacmimiz önümüzdeki 2-3 yıl içinde USD 10 milyar olur ve bu da ciddi bir rakamdır. Ülkemizin ticaretindeki ülkeleri sınıflandırdığımız zaman önemli bir sıraya gelmiş olur."
Bu sözler ciddî bir kafa karışıklığını yanısıtıyor. Bir ülkenin dış ticaret politikasında genel olarak da, belli bir ülkeyle de “dış ticaret hacmini artırmak” diye bir hedef olamaz, hele bu ülke 1950’lerden beri cari açıkla boğuşan, bundan dolayı defalarca ekonomik krize sürüklenen Türkiye ise...
Dış ticaretin amacı nedir? İthalatın amacı üretemediğimiz fakat hayatımızı sürdürmek için gerek duyduğumuz malları sağlamaktır. Tabiî hayatımızı sürdürmek derken bu yalnızca kişilerin hayatı değildir; ithalatın başka bir önemli amacı da ülkenin ekonomik hayatının idamesidir. Dolayısıyla ithalatın içinde yatırım malları da önemli yer tutar.
İthalatın mantığı bundan ibarettir. Bunun ötesinde, ithalatı ülke ihtiyaçlarının sağlanması mantığından kopartarak, “Bakın ithalatımız ne kadar arttı, ne rekorlar kırdı. Gerçi arada ihtiyacımız olmayan şeyleri de satın aldık ama, amacımız ithalatta yeni rekorlar kımak” gibi bir mantık gütmek akıl dışı bir olaydır.
İhracata gelirsek, buradaki birinci amaç ithalat yapabilmek içindöviz geliri elde etmektir. Çünkü ABD, AB, Japonya gibilerinin “rezerv para” denen paraları dışındaki millî paralar dış ticarette geçersizdir. Onun için yurt dışından mal almak istiyorsanız ihracat yaparak dış ülkelerden rezerv para elde etmeniz gerekir (Bu bağlamda turizm de bir ihracat biçimidir).
İhracattaki ikinci amaç, ülkenizdeki şirketlere iç pazarın ötesinde yeni pazarlar açmak, böylece üretimi, istihdamı ve refahı artırmaktır. Bugün Almanya, Japonya, Çin ve Güney Kore mevcut refah düzeylerini iç pazardan çok dış pazarlardan, yani ihracattan sağlayan ülkelerdir. Ancak burada da kuru kuruya “ihracat üzerinden dış ticaret hacmini artırmak” gibi bir hedef olamaz. İhracat eğer ihracatı yapan şirket ve ülke için kârlıysa, toplam refaha katkıda bulunuyorsa anlamlıdır.
Üçüncüsü, sanayileşme sürecindeki bir ülkede ihracatülke sanayiinin dünya standartlarına ulaşması, uluslararası rekabet gücü kazanması için kullanılan bir araçtır. Sanayin henüz dünya standardında değilse, ülkenin döviz ihtiyacı ve şirketlerinin yeni pazar ihtiyacı olmasa bile onu ihracata zorlarsın. Son 50 yılda ihracatı kalkınma unsuru olarak kullanmakta en başarılı ülkeler Güney Kore ve Çindir.
Türkiye-Ukrayna dış ticaret anlaşması bu amaçlardan hangisine hizmet edecek? Son 9 yılda dış ticaretimizin sadece % 1.4’ünü yaptığımız, kişi başına millî geliri 3 bin dolar olan Ukrayna bizden gümrüksüz olarak kaç paralık mal alacak? Ukrayna’ya çelik, gemi yat ve hizmetleri, klima, mobilya, kağıt, otomotiv, tütün, yaş meyve-sebze ve savunma ürünleri satıyoruz.
Gemi-yat ihracatı özel siparişe dayanır, gümrük önemsizdir, hizmetleri ise tersaneciliktir, gümrüğü yoktur. Ortalama sıcaklığı Türkiye’den 4 derece düşük olan (büyük farktır) Ukrayna’ya kaç paralık klima satabiliriz? Kağıt sanayimiz de un-makarna sektörü gibi, hammaddesi ithal olan,katma değeri düşük bir sektör; yani bundan böyle ihracatta umutsuz vaka. Otomotiv malûm, hurda modellerle Avrupa’nın fasoncuyuz. Tütünle yaş meyve sebzeyi her yere satarız. Silaha ise kimse gümrük uygulamaz.
Gelelim çeliğe... 2020’de Ukrayna’ya USD 125 milyonluk demir-çelik ihracatı yapmışız. Buna karşılık Ukrayna’dan USD 1.1 mia.lık demir-çelik ihracatı yapmışız, yani bu kalemde Ukrayna’ya karşı büyük dış ticaret açığı vermişiz. Bu her yıl böyle, çünkü Ukrayna’da Sovyet döneminden kalma güçlü bir demir-çelik sanayii var ve Ukrayna bu sektörde dünya çapında bir oyuncu. Hal böyleyken neyimize güvenerek Ukrayna’dan yapacağımızdemir-çelik ithalatında gümrük silahından vazgeçiyoruz?
Ukrayna dünyanın tahıl ambarlarından biri. O yüzden demir-çelikle beraber en büyük ihraç kalemi her türlü tahıl ve ayçekirdeği. Biz de Ukrayna’dan sürekli buğday, arpa ve ayçekirdeği alıyoruz. Türk tarımının bugünkü perişan halinde bu ürünlerde ithalatı kısma şansımız olmadığı için bu alanda da Ukrayna’ya mahkûmuz.
Bu mahkûmiyetler sonucunda son 9 yılda Ukrayna ile dış ticarette USD 13.5 milyar açık vermişiz. Bu ticaret hacmimizin üçte birine, Ukrayna’ya ihracatımızın ise % 80’ine denk geliyor. Bu tablo karşısında hükümete sorum şu: Ukrayna ile imzaladığınız STA sonucunda bu ülkeyle verdiğimiz dış ticaret açığı azalacak mı, artacak mı? Azalmayıp artacaksa bu anlaşmayı niye imzaladınız? Türkiye’nin iktidarınız döneminde verdiği USD 641 milyarlık cari açıktan dolayı ağır bir ekonomik krize yuvarlandığının farkında değil misiniz?