SELİM SOMÇAĞ
Ekonomik Danışmanlık

Bağımsız, Objektif, Güvenilir



TRT'NİN KÖÇEKLERİ (10 Kasım 2004)


Dün gece haberlerini almak için kanalları tararken karşıma TRT1’de Coşkun Aral çıktı.   Bu zatın Haberci adlı programı TRT’ye transfer olmuş,  emrine gıcır gıcır bir resmî plakalı otobüs ve bir otobüs dolusu eleman tahsis edilmiş.    Haberci Aral da ekibini toplayıp Kastamonu’nun Eflâni kazasının Ovaşeyhler köyünün yolunu tutmuş.   Ne mi arıyor o köyde?   Batı Karadeniz’in meşhur köçeklerini.   Nitekim köy halkıyla beraber davul zurnayla göbek atan iki de köçek karşılıyor Haberci ekibini.   Ne var ki bu köçekler o köyden değil,  Zonguldak’tan gelmişler   Zamanında köçekleriyle meşhur olan Ovaşeyhler köyünde artık erkekler köçeklik yapmak istemiyor,  çünkü toplum artık bu olaya rağbet etmiyor,  bilâkis tepki gösteriyormuş.   Coşkun Aral da bu duruma tepkili ve öfkeli.   Ona göre bu güzel gelenek kaybolmamalı.  “Dünyanın başka yerlerinde de dans eden erkeler var.   Meselâ Hindistan’da gördük bunu”  diyor.   Eski köçek olduğu halde artık bu işi yapmayan köy muhtarını ısrar edip oynatıyor.   Hızını alamayıp köçeklerden birinin cepkenini,  şalvarını giyip kendi de meydana fırlıyor.   Bu arada köçekliğin faydaları,  toplumun bu kuruma karşı önyargılı tepkilerinin haksızlığı nutuklarını dinliyoruz.  Coşkun Aral köçekliği destekliyormuş,  ortadan kalkmaması için çalışıyormuş. Arada saçma sapan lâflar:  Antropologlara göre Ege’de Dionisos ayinlerinde de köçekler bulunuyormuş....

 

Eski Türk toplumu kadın-erkek arasında büyük ölçüde eşit ilişkilere dayanıyordu.   Kadın savaş dahil toplumsal hayatın her alanına katılabiliyordu.   Türkler Müslüman olduktan sonra da kadının toplumun eşit bir ferdi olma hakkı hemen ortadan kalkmadı.   Özellikle göçerlerde günümüze kadar geldi.   Ancak 15. yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı’nın Türkmenlikten uzaklaşarak İslâmın Bizans ve Pers kültürünün etkisindeki katı yorumlarını benimsemesiyle şehirlerde kadının toplumsal hayat dışına itilmesi,  ikinci sınıf insan statüsüne indirgenmesi başladı.   Kadını hareme hapseden, kadın ve erkeğin her zaman ve her yerde birbirinden ayrılması ilkesine dayanan yeni toplum modeli,  daha önce bunu benimsemiş olan Eski Yunan ve Pers toplumlarında neye yol açtıysa Osmanlı’da da onu üretti:  Erkek eşcinselliği patlama yaptı ve kurumsallaştı.   Toplumdaki eşcinsel oranı,  aşağı yukarı her toplumda % 5 civarında gözlenen genetik erkek eşcinselliğinin çok çok üzerindeydi.   16. asırda İstanbul’a gelen Batılı gezginlere bakılırsa hemen her Türk erkeğinin bir oğlanı vardı.  Bazıları gece yatarken bir yanına karısını,  bir yanına oğlanını alıyordu.   Savaş esirinin bol olduğu bu dönemde esir pazarlarından alınan bu zavallıların tercih şansı yoktu.   Ancak giderek bütün topluma yayılan bu tutkuyu yalnızca esirlerle dindirmek mümkün olmadı.   Zamanla “oğlan kaldırmak”  eşkiya ve isyancı güruhunun standart bir eylemi haline geldi.  16.  asır sonunda Anadolu’yu kasıp kavuran suhte (medrese öğrencisi) ayaklanmalarında,  ardından gelen Celâli isyanlarında asiler ele geçirdikleri kasabalarda “kasık mancası” olarak kadınlardan çok küçük çocuklara rağbet ederlerdi.   17.  asır boyunca İstanbul’da sık sık ayaklanan,  zorbalık yapan yeniçerilerin kurbanları da kadınlardan çok küçük çocuklardı.   Zaten yeniçeri kışlaları ve tekkeler bu işlerin yatağıydı.   19.  yüzyıldaki taklitçi Batılılışma da bu hastalık üzerinde fazla etkili olmadı.  Tanzimat padişahı Abdülmecid ayyaşlığı ve oğlancılık merakı yüzünden verem olup öldü.   Tanzimatın meşhur Âli Paşasının hiç yanından ayırmadığı,  kendi gibi Âli adında kadrolu bir oğlanı vardı.   Divan edebiyatının aşk terennümlerinin kaçta kaçının kadınlar için yazıldığı çok tartışmalıdır.   Türk kadınını esaretten,  Türk çocuğunu kasık mancası olma korkusundan Atatürk kurtardı.

 

İşte Coşkun Aral’ın desteklediği köçeklik bu bataklığın bir ürünüdür.  Köçeklik erkeğin dans etmesi değildir.   Anadolu’da erkeğin oyunu zeybektir,  halaydır, bardır.    Köçek kadın gibi etek giyer.  Kadın gibi kalça kıvırmaya çalışır.   Hareketleri ve kıyafetiyle göbek atan bir kadın vücudunun erotizmini hatırlatmaya çalışır.   Kadınsız bir toplumda içki sofralarının mezesidir.   Dolayısıyla,  hele kadınsız bir toplumda,  oğlacılığa doğru ucu fazlasıyla açıktır.  Bugün kırsal kesimde bu işi yapanların çoğunun böyle bir durumu olmasa da bu Cumhuriyetin getirdiği toplum yapısı sayesinde böyledir.   Yoksa bu işin kanunu budur.   Her türlü cinsî sapıklığa pek bir meraklı olan,  büyük projesi İstanbul Ansiklopedisini berber güzeli,  dokumacı güzeli,  erkek güzeli diye oğlan maddeleriyle dolduran Reşat Ekrem Koçu İstanbul’un Osmanlı devrindeki ünlü köçeklerini ballandırarak,  uzun uzun yazmıştır.   Bunlar genellikle Hıristiyan Çingene veya Sakızlı Rumlardı,  ve hepsi aynı zamanda eşcinsel fahişeydi.  Bu işe o kadar meraklı olan o devir toplumu bile soyu sopu belli Türk çocuklarının bu işe koşulmasına cevaz verememiştir.

 

Gelelim Hindistan meselesine...   Doğrudur,  Hindistan’da kadın kılığında dans eden erkekler vardır;  Hindistan’da travesti ve transseksüel genelevlerinden meydana gelen koskoca semtler de var.    Tayland’da da kadın nüfusun yarısı fuhuş sektörüyle iştigal eder.   Ayrıca bu işte çocuk yaşta kız ve oğlanlar da çalıştırılır.   Bunlar ya da benzerleri, “Dünyada da var” gibi bir mantıkla,  Anadolu köylerinde,  kasabalarında birtakım yoksul insanları babadan oğula geçen bir kastın mensupları olarak kadın kılığında kalça kıvırmaya,  toplumu da bunları seyretmeye teşvik etmenin gerekçesi olabilir mi?    Bu Dionisos ayinlerinde de varmış...   Biz Anadolu’da Lidyalıların,  Frigyalıların,  Eski Yunanlıların ahfadı olarak mı bulunuyoruz,  yoksa Orta Asya’dan gelen Müslüman Türkler olarak mı?   Bunlar bize örnek olacaksa Efes’te olduğu gibi genel tuvaletlerdeki ara bölmeleri kaldırıp herkesin def-i hacet esnasında birbirinin yüzünü görmesini sağlayalım ve her şehrin en merkezî yerine anıtsal cepheli genelevler inşa edelim.

 

Bu rezaletin herhangi bir televizyonda değil,  TRT1’de,  hem de Kadir gecesi ve Atatürk’ü anma günü 10 Kasımın ilk saatlerinde yayınlandığına dikkatinizi çekerim.   İyi ki AKP Müslüman ve muhafazakâr;  ya bir de liberal ve Batıcı olsaydı devlet televizyonu Kadir Gecesi ne gösterecekti acaba?


HUKUKÎ UYARI: selimsomcag.org sitesinde yer alan bilgi, haber ve yorumlar güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenen veriler ve bunlara dayanan kişisel yorumlardır. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayınlanan bu bilgi ve yorumlar hiç bir şekilde tavsiye veya yatırım danışmanlığı niteliği taşımaz. Bu bilgi ve yorumlara istinaden yapılacak işlemler sonucunda doğabilecek zararlardan selimsomcag.org hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2014 Selim Somçağ. Her Hakkı Saklıdır.