SELİM SOMÇAĞ
Ekonomik Danışmanlık

Bağımsız, Objektif, Güvenilir



MEDYANIN ERMENİSTAN YALANI (10 Kasım 2004)


Geçen gün malûm medyada bir haber:  Sorunlu komşumuz Ermenistan bu yıl Türkiye’ye bir jest yaparak 2005 bütçesinde sözde Ermeni soykırımını anmak için ödenek ayırmamış.     Bu haber Doğan grubunun iki gazetesinde manşetteydi.   Acaba Ermenistan akıllanıp Türkiye ile iyi ilişkiler kurmaya mı karar veriyordu,  yoksa Doğan grubu bir şeyler mi kaynatmak istiyordu?   Bugün Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Namık Tan bu haberleri yalanlayarak Ermenistan’ın tutumunda bir değişiklik olduğuna dair bilgileri bulunmadığını,  bütçeyle ilgili bir değişikliğin de söz konusu olmadığını açıkladı.

 

Doğan medyası neyin peşinde?   Bu yalan haber bir süredir başlatılmış olan Batı’nın Ermeni atağının bir parçası.   Bu atak Kars’ta Eylül sonunda “Kafkas Kültürleri Festivali” adı altında düzenlenen şenliğe Ermenistan’ın çağrılması,  aynı kapsamda Borusan Filarmoni Orkestrasına (Kars’ta yer yokmuş gibi) Ermeni irredantizminin simgesi olan Ani harabelerinde konser verdirilmesiyle başladı;  yeni başbakan adayımız Mustafa Sarıgül’ün Ermenistan Devlet Senfoni Orkestrasını getirterek Lütfü Kırdar’da konser verdirmesiyle ve Doğan medyasının asparagas haberleriyle sürüyor.   Kampanya 1999 depreminden sonra Sabah gazetesi öncülüğünde başlatılan “Bize en büyük yardımı Yunanlılar yaptı” şeklindeki yalan kampanyasını andırıyor.   Amaç ikisinde de aynı:  Türk düşmanlığını resmî politika haline getirmiş bu ırkçı,  fanatik ve irredantist devletlere karşı Türk kamuoyunda sempati uyandırmak,  böylece emperyalizmin baskısıyla Türkiye’nin bu ülkelere tavizler vermesine karşı oluşacak kamuoyunu tepkisini engellemek.

 

Sabah’ın başlattığı “En iyi dostumuz Yunanlılar” kampanyasının başarılı olduğunu söyleyebiliriz.   Türkiye kendi eliyle öz çocuğu KKTC’yi boğup Yunanlıların önüne attı,  Türkiye’de kimsenin gıkı çıkmadı.   Ermenistan’ın,  daha doğrusu Ermenistan’ı kukla gibi oynatan Batı emperyalizminin şimdiki talebi ise Türkiye-Ermenistan sınırının açılması.  Bu küçük devlet Sovyetler Birliği dağılınca komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmek yerine fanatizminin kurbanı olarak bir yandan sözde soykırımı anayasasına sokup Türkiye’ye karşı düşmanlığını resmîleştirirken,  bir yandan da komşusu Azerbaycan’ın Karabağ bölgesine saldırdı ve burayı işgal etti.   Ülke anti-Türk fanatizmin pençesinde kıvranırken ortaya çıkan pogromlar sonucunda ülke nüfusunun onda birini oluşturan Türkler Ermenistan’ı terk etmeye zorlandı.   Bugün 300 bin kişilik bu grup Azerbaycan’da çadırlarda ve vagonlarda sefalet içinde yaşıyor.

 

Bu çılgınlıklar sonucunda Azerbaycan Ermenistan’a elektrik,  doğal gaz ve petrol vermeyi kesti,  Türkiye de sınırını kapattı.   Böylece Batı’nın,  Rusya’nın ve İran’ın desteğine rağmen Ermenistan yangın yerine döndü.   2.9 milyonluk nüfusun önemli bölümü Amerika,  Fransa ve Lübnan’daki akrabalarının yanına kaçtı.   Bir 50-60 bini de Türkiye’de fakr ü zaruret içinde yaşamaya çalışıyor.   Ermenistan’ın nüfusu artık sadece 1.5 milyon.

 

ABD ülkedeki güçlü Ermeni lobisine rağmen uzun süre bu işin üzerine fazla eğilmedi.   Fakat neo-con iktidarının mega-emperyalist Büyük Ortadoğu projesiyle Gücistan ve Ermenistan’ın önemi çok arttı.   Bunlar hem Rusya’nın böğründe,  hem Azerbaycan ve Orta Asya’nın petrol-doğal gaz rezervlerine giden yolların köprü başında,  hem de Türkiye-Azerbaycan-İran arasında yer alan, iki küçük ve Hıristiyan devlet.   ABD’nin planı bu iki küçük devleti güçlendirerek,  ve mümkün olursa ikisini birleştirerek bölgede Batı denetiminde yeni bir İsrail yaratıp Rusya,  Türkiye ve İran’a karşı kullanmak.   Bu projenin ilk adımı olarak Gürcistan’da bir darbeyle bir ABD vatandaşı devlet başkanı yapıldı.   Ermenistan zaten ABD’nin kucağında,  fakat ekonomisi çökmüş durumda.  Bir işe yaraması için önce kendini toparlaması lâzım.   Bunun en kolay yolu da Ermenistan’la Türkiye arasındaki sınırların açılması,  ticaretin başlaması.

 

Bunun için şimdiye kadar ABD’nin her dediğini yapmaya meyyal görünen AKP hükümeti bir engel olmasa gerek;  fakat Ermenistan bir taraftan kardeş Azerbaycan’ın topraklarını işgal altında tutmaya devam ederken,  Türkiye’ye sözde soykırım dolayısıyla resmî düşmanlığını da sürdürüyor.   Bizde Anıtkabir’e götürülen yabancı konuklar Ermenistan’a gidince soykırım anıtının önünde saygı duruşunda bulunmak zorunda.   Dolayısıyla kamuoyuna bu lokmayı yutturmak biraz zor.   Onun için gelsin festivaller,  gitsin senfoni orkestraları...  Daha olmazsa asparagas dostluk haberleri ne güne duruyor?

 

Özal IMF ve Dünya Bankasının emriyle yem fabrikalarını özelleştirerek,  tarım ıslah istasyonlarını,  devlet üretme çiftliklerini tasfiye ederek,  gümrükleri her türlü dampingli ürün ithalatına açarak  Türk hayvancılığının tasfiyesine başladı.   Ondan sonra gelen bütün iktidarlar da Washington’daki aynı odaklara boyun eğerek bu politikalara devam ettiler.   Sonuçta Türk hayvancılığı can çekişme noktasına geldi.   Bundan en büyük darbeyi de ağır kış şartları sebebiyle tarım yapma imkânı olmayan,  tamamen hayvancılığa bağımlı olan Erzurum-Kars yaylası yedi.   Kars Erzurum gibi bölgesel merkez olmadığı için iyice gerileyerek hayalet şehre döndü.   Halbuki batıda Ovacık-Erzurum,  güneyde Erzurum-Kağızman hattıyla sınırlanan yayla bölgesi baharda bele kadar  yükselen ve yazın kurumayan çayırlarıyla tek başına bütün Türkiye’nin et ihtiyacını rahatça karşılayacak kapasitede.  Bu potansiyelin değerlendirilmesini engelleyen Batı emperyalizminin Özal’dan itibaren Türkiye’ye dayattığı neo-liberal ekonomi politikası.    Yeniden kalkınmacı,  millî iktisat anlayışına dönüldüğünde bu bölgede hayvancılık patlama yapar.

 

Emperyalizm önce ekonomik olarak çökerttiği Karslıya şimdi de Ermenistan önünde diz çöktürmek istiyor.   Bölge halkının büyük ekonomik sıkıntı içinde olması fırsat bilinerek Doğukapı’nın açılmasının Kars’ın tek kurtuluşu olduğu propagandası yapılıyor. Halbuki Ermenistan açıkça Türk düşmanlığını resmî politika olarak yürüten düşman bir ülke. Emperyalizmin baskısıyla ekonomik çöküntü içindeki bu düşman ülkeye yardım eli uzatmak vatana ihanettir.   Ermeni mezaliminden çok çekmiş olan,  bugün hayatta olmasını Karabekir paşanın ordularına borçlu olan Karslının buna âlet olması çifte ihanettir.  Karslıların bir numaralı görevi neoliberal tarım-hayvancılık politikalarına karşı çıkmaktır.   Bölgenin kurtuluşu buradadır;  Türk düşmanı Ermenistan’a yardakçılık yapmakta değildir.


HUKUKÎ UYARI: selimsomcag.org sitesinde yer alan bilgi, haber ve yorumlar güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenen veriler ve bunlara dayanan kişisel yorumlardır. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayınlanan bu bilgi ve yorumlar hiç bir şekilde tavsiye veya yatırım danışmanlığı niteliği taşımaz. Bu bilgi ve yorumlara istinaden yapılacak işlemler sonucunda doğabilecek zararlardan selimsomcag.org hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2014 Selim Somçağ. Her Hakkı Saklıdır.