SELİM SOMÇAĞ
Ekonomik Danışmanlık

Bağımsız, Objektif, Güvenilir



Japonya İle STA İmzalanmamalı (Cumhuriyet, 18 Şubat 2022)


Geçen haftaki yazımda Türkiye ile Ukrayna arasında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmasının Türk ekonomisine yarardan çok zarar getireceğini anlatmıştım.   Özetle, 9 yılda Ukrayna ile dış ticarette ticaret hacminin üçte biri,  ihracatımızın ise % 80’i kadar açık vermiştik ve iki ülkenin ürün kompozisyonuna bakılınca STA ile bu açığın azalması değil artması beklenebilirdi.   Kronik cari açık bugün Türk ekonomisinin en büyük sorunu olduğu için bu anlaşmayı imzalamak ekonomik olarak yanlıştı.

 

Türk halkı AKP ekonominin dış dengesini yönetemediği için kontrolden çıkan devalüasyonun acı sonuçlarıyla boğuşurken imzalanan buyanlış anlaşma yetmezmiş gibi, hükümet şimdi de Japonya ile STA imzalamaya hazırlanıyor. Japonya ile son 9 yıldaki dış ticaretimize bakacak olursak,  buradaki tablo da Ukrayna’daki gibi aleyhimize ama dengesizlik daha da büyük.  

 

Son 9 yılda Japonya ile USD 39 milyarlık dış ticaret hacmine ulaşmışız.   Biz Japonya’ya USD 3.9 milyarlık mal satarken Japonya bize USD 35 milyarlık mal satmış.   Dolayısıyla USD 39 milyarlık dış ticaretbize USD 31 milyarlık dış ticaret açığına mâl olmuş. Son 9 yılda Japonya ile ticarette verdiğimiz açık ticaret hacminin % 80’ine,  ihracatımızın ise % 800’üne denk geliyor.

Bir ülkeyle aramızdaki dış ticaret dengesi bu kadar aleyhimize ise aslında daha derin bir araştırmaya gerek yok;   bu ülkeyle bir de STA imzalayacak olursak,  böylece gerektiğinde bu ülkeyle verdiğimiz dış ticaret açığını frenleyebilecek bütün korunma araçlarından feragat edersek,  sonrasında daha da büyük açıklar vereceğimiz apaçık ortadadır.Yine de ekonomide ve dış ticarette Japonya ve Türkiye’nin nerede durduğuna kısaca göz atalım.

 

Japonya dünyanın en gelişmiş,  en sanayileşmiş,  teknolojide en ileri gitmiş ülkelerinden biri.  Fert başına millî gelirimiz (mevcut kura göre geçen yılın millî geliriyle)  USD 4 bin,  Japonya’nınki ise USD 40 bin, yani bizim 10 katımız.   Son 10 yılda Japonya USD 1.3 trilyonluk cari fazla verdi,  biz ise USD 410 milyarlık cari açık verdik.

 

Japonya otomotivde,  iş makinalarında,  kazan,  makina ve mekanik cihazlarda,  demir-çelikte,  kimyada, gemi inşada,  her türlü elektronik ürün ve yarı-iletken üretiminde,  optikte, ofis ve matbaa makinalarında,  elektronik yazıcılarda ve daha birçok sanayi dalında dünya çapında bir dev.   Bizde ise bu saydığım kalemlerin çoğu hiç yok,  olanlardan bir kısmı da rekabet gücü düşük fasoncu sanayiler.   Dolayısıyla bizim Japonya ile STA yapmamız bu ülkeyle verdiğimiz dış ticaret açığını artıracağı gibi,  Japonya’nın bizim henüz adım atamadığımız sanayi dallarındaki kesin üstünlüğü sebebiyle sanayileşme sürecimizin de önünü keser.   Bu anlaşmanın uzun vadede sanayileşme sürecimize vereceği zarar,  kısa vadede Türkiye’nin döviz dengesine getireceği yükün vereceği zarardançok daha büyük olur.

 

Bu anlaşmanın Türk ekonomisine vereceği zararın sağlayacağı yarardan çok daha fazla olacağı o kadar açık ki,   insan hükümetin neden ısrarla böyle bir anlaşmanın peşinden koştuğunu düşünmeden edemiyor.   Muhtemelen bu AKP’nin Batı ile kol kola yürüdüğü ve Batı’nın her türlü yönlendirmesine açık olduğu ilk döneminde edindiği bir refleks ve asıl amacı ekonomik değil siyasî.   STA’lar yoluyla Türk ekonomisini güçlendirmek değil,ilgili ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirmek ve entegrasyonu artırmak hedefleniyor.   Çünkü örneklere baktığımızda Ukrayna dışında daha önce de Güney Kore gibi bir sanayi ve ihracat deviyle STA imzalandığını görüyoruz ki,  bunun ekonomik olarak Türkiye’nin aleyhine işleyeceğini bürokratların hükümete bildirmemiş olması düşünülemez.  

 

Öte yandan STA’lara konu olan ülkelerin hepsi Batı’nın Rusya ve Çin’i kuşatma bağlamında çok önem verdiği müttefikleri.   Dolayısıyla ABD ile birçok konuda çatışma içinde olmasına rağmen NATO taahhütlerine bağlılık konusunda tereddüt göstermeyen AKP’nin bu STA’larıBatı’nın telkiniyle gerçekleştirdiğini tahmin edebiliriz.   Ancak bu 2001 krizinden sonra Türk ekonomisinin IMF ve Dünya Bankasına teslim edilmesi kadar vahim bir hatadır.   Bugünkü ekonomik krizin başlıca sebebi o dönemde Batı’nın IMF eliyle bize giydirdiği deli gömleği ve AKP’nin  uzun yıllar kendi üslûbu içerisinde bu neoliberal intihar politikalarına sadık kalmasıdır.

 

Dış politikada Batı blokunda yer almak ekonomide onların her dediğini yapmamızı gerektirmez.   Zira Batı’nın bizim jeostratejik ve askerî gücümüzden yararlanmak istemekle beraber ekonomik olarak güçlenmemizi asla istemediği Türkiye’nin İskenderun demir-çelik,  Seydişehir alüminyum tesisleri ve  Aliağa rafinerisinin inşası için Sovyetler Birliğinden yardım almak zorunda kalmasından beri bellidir.  Dolayısıyla AKP’yi Türkiye’nin çıkarlarını gözardı etmek pahasına Batı’yı memnun etmeye yönelik bir dış ticaret politikası izlemekten vazgeçmeye davet ediyorum.   Bunun ilk adımı da Japonya ile STA görüşmelerine derhal son verilmesi olmalıdır.


HUKUKÎ UYARI: selimsomcag.org sitesinde yer alan bilgi, haber ve yorumlar güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenen veriler ve bunlara dayanan kişisel yorumlardır. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayınlanan bu bilgi ve yorumlar hiç bir şekilde tavsiye veya yatırım danışmanlığı niteliği taşımaz. Bu bilgi ve yorumlara istinaden yapılacak işlemler sonucunda doğabilecek zararlardan selimsomcag.org hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2014 Selim Somçağ. Her Hakkı Saklıdır.