SELİM SOMÇAĞ
Ekonomik Danışmanlık

Bağımsız, Objektif, Güvenilir



İngiltere’de Bütçe Krizi (Cumhuriyet, 21 Ekim 2022)


1970’lerde ABD gibi küresel rekabette geriye düşen ve sanayisizleşmeye başlayan İngiltere’nin buna cevabı - aynen ABD gibi-  neoliberalizm oldu.  Başbakan Thatcher’ın kişiliğinde simgelenen neoliberal devrim tarımı ve sanayiyi destekleyen,  halkın hayatını kolaylaştıran kamu sektörünü sansasyonel özelleştirmelerle kuşa çevirdi,  hem özelleştirmelerle,  hem de vergi indirimleriyle sermaye kesimine kaynak aktardı,  buna karşılık sendikaları ezerek çalışanların pazarlık gücünü yok etti.   Öte yandan önceden başta sanayi olmak üzere üretken faaliyetlere kaynak bulma görevini üstlenmiş olan finans sektörünün deregülasyonla önü açılarak her türlü spekülatif faaliyete girişmesine izin verildi.

 

1990’larda ABD’nin öncülüğünde finansallaşma ve küreselleşmenin bütün dünyaya yayılmasıyla  İngiltere’nin neoliberal devrimi meyve vermeye başladı.   Sovyet Blokunun dağılması (1991) ve Avrupa Ekonomik Topluluğunun Avrupa Birliğine dönüşmesi (1993) bu yolda önemli dönüm noktalarıydı.   ABD ile dil birliği sayesinde İngiltere ABD şirketlerinin ve bankalarının  Avrupa,  hatta Avrasya merkezi oldu.   2. Dünya Savaşındaki Alman bombardımanında ağır hasar gördükten sonra bir türlü toparlanamayan Londra’nın tarihî merkezi “City” yeni yapılan gökdelenlerle Manhattan’ın Avrupa şubesine dönüştü.    Böylece İngiltere küresel finans faaliyetleriyle,  küreselleşme ve internetin yayılmasıyla önemi artan İngilizce öğretimiyle,  bunlarla bağlantılı gayrimenkul spekülasyonuyla ve turizmle geçinen bir ülke haline geldi.

 

Gelgelelim neoliberal devrimin ürettiği büyüme dinamikleri katma değer yaratmaktan çok bölüşümün değişmesine ve korumacılığın kalkması ve Sovyet Blokunun dağılmasıyla Batı kapitalizmine yeni av alanları açılmasına dayanıyordu,  yani sürdürülebilir değildi.  Bu yüzden ilk vurgunun etkisi sönmeye yüz tutunca İngiltere büyümekte zorlanmaya başladı.   Öte yandan İngiltere küreselleşme ve AB üyeliği sonucunda bir göçmen ülkesi haline gelmişti.   Ancak zayıf büyüme İngiliz halkının daha ucuza çalışan ve sosyal yardım alabilmek için çok çocuk yapan Doğu Avrupalı göçmenlere tepki duymasına yol açtı,  bu da İngiltere’yi Brexit’e götürdü.

 

Önce Brexit,  arkasından kovid kapanmaları,  en sonunda da Fed öncülüğünde başlayan parasal sıkılaştırma dalgası İngiltere’nin küreselleşme ve finansallaşmaya dayalı büyüme dinamiklerini kurutmaya başladı.  Ukrayna savaşının tetiklediği enerji krizi sonucunda  enflasyonun % 10’a yükselmesi tabloyu daha da kararttı.   Bunun üzerine yeni kurulan Truss hükümeti büyümeyi güçlendirmek amacıyla bir program açıkladı.  Kurumlar vergisinde planlanan artıştan vazgeçiliyor,   en yüksek gelir vergisi dilimi % 45’ten  % 40’a düşürülüyor, bankacıların yıl sonu jestiyonları üzerindeki üst sınır kaldırılıyor,  büyük şirketlerin elektrik maliyetini düşürmek için bütçeden sübvansiyon  ayrılıyordu.   Bu kararların yol açacağı GBP 60 mia.lık bütçe açığı ise kamu borçlanmasıyla karşılanacaktı.

 

Ancak paketin İngiltere bütçesine faydadan çok zarar getireceğini düşünen yatırımcılar İngiliz devlet tahvillerini satmaya başladı, 10 yıllık tahvilin faizi bir haftada 3.20’den 4.56’ya yükseldi.   Sürecin devamı İngiltere’nin malî krize sürüklenmesi demekti,  bu yüzden İngiltere Merkez Bankası GBP 65 mia.lık bir fonla ikinci piyasadan devlet tahvili satın almaya başladı.    Bu adımın enflasyonu önlemek için politika faizini % 0.1’den % 2.25’e yükselten İngiltere Merkez Bankasının fiyat istikrarı arayışını zora soktuğunu söylemeye gerek yok.

 

Sonuçta önce paketin sahibi Maliye Bakanı Kwarteng, arkasından da Başbakan  Truss istifa etmek zorunda kaldı.   Truss Thatcher’in 1979’da yaptığını bugün yapmak istedi,  ama Thatcher bunu küreselleşme ve finansallaşmanın şafağında,  yani o değirmene akacak suyun bol olduğu zamanda yapmıştı.   Truss ise bunu küreselleşmenin ve finansallaşmanın selâsı okunurken yapmaya çalıştı,  doğal olarak elinde patladı.

 

A’dan Z’ye yeni bir dünya düzeni kuruluyor.   Zamanın ruhunu okuyamayan ülkeler bu sürecin altında kalır.   Türkiye de İngiltere gibi sona ermekte olan bir ekonomik sisteme umutsuzca tutunmaya çalışıyor.    On ikiye bir var.

 


HUKUKÎ UYARI: selimsomcag.org sitesinde yer alan bilgi, haber ve yorumlar güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenen veriler ve bunlara dayanan kişisel yorumlardır. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayınlanan bu bilgi ve yorumlar hiç bir şekilde tavsiye veya yatırım danışmanlığı niteliği taşımaz. Bu bilgi ve yorumlara istinaden yapılacak işlemler sonucunda doğabilecek zararlardan selimsomcag.org hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2014 Selim Somçağ. Her Hakkı Saklıdır.