Bazı Fed yetkililerinin 2014 ortalarından beri Fed’in yakında faiz arttırmak zorunda olduğunu söylemeleri şu gerekçeye dayanıyordu: “Amerikan ekonomisinde toparlanma tamamlandı, büyüme hızlanıyor, tam istihdama doğru gidiliyor, dolayısıyla yüksek enflasyon riski belirmek üzere ve Fed bunu önlemek için faiz arttırmak zorunda.” Dünya finans piyasaları genelde bu mesajı kabul etti, buna göre hareket etmeye başladı. Öyle ki 6 Martta ABD Şubat 2015 işsizlik oranı % 5.5 olarak açıklanınca San Francisco Fed Başkanı Williams’ın “ABD yakında tam istihdama ulaşacağı için Fed yakında faiz artışı yapacak” demesi üzerine dolar-euro paritesi hızla düşmeye başladı ve 7 günde 1.10’dan 1.04’e geriledi.
Şu anda da Fed’in yakın gelecekte faiz arttıracağı beklentisi finans piyasalarında hâkim görüş. Ancak ben bu görüşün çürük temellere dayandığını düşünüyorum. Doların son yükseliş trendini başlatan ABD istihdam verilerini biraz yakından incelemek bile Fed’in geçen yıldan beri oluşturduğu söylemin ne kadar zayıf temellere dayandığını görmeye yeterli.
Birincisi, ABD’de Bureau of Labor Statistics (BLS) tarafından her ay yayınlanan tarım dışı bordrolu istihdam (Nonfarm Payroll Employment) verisi hiçbir şekilde güvenilir değil. Bir kere bu veri gerçek istatistik değil, anket. Dolayısıyla veri toplama aşamasında her türlü sahtekârlığa müsaittir ve gerçek istatistik olmadığı için bunu başka verilerle cross-check etme imkânı yok. Bunun yıllardır işsizlikle boğuşan Amerikan toplumu açısından en önemli ekonomik veri olduğuna şüphe yok. Dolayısıyla bu son derece politik bir veri ve hükümetin bunu manipüle etme motivasyonu çok yüksek.
İkincisi, bu verinin içinde son derece keyfî, Türkçesi, uydurma bir bileşen var. Bu bileşen Net Doğum/Ölüm Modeli (Net Birth/Death Rate Model) denen bir teorik modelden türemektedir. Doğum ve ölümle kastedilen yeni işletmelerin kurulması veya mevcutların kapanmasıdır. Fakat bu da gerçek bir veri değil. Bir istatistik modelle geçmiş yıllardan yola çıkılarak ABD’de bir ayda ne kadar yeni ekonomik işletmenin kurulduğu tahmin edilmekte, bu tahminden yola çıkılarak da buradan ne kadar yeni istihdam doğduğu tahmin edilmektedir. “Neden yeni kurulan işletmelerin sayısı kayıtlardan belirlenmiyor da, tahmin ediliyor?” sorusuna cevap olarak da “Vakit kaybı olmaması için” denmektedir. Daha önce mevcut olmayan bu bileşen BLS tarafından tam olarak 2003’te, yani Amerikan ekonomisi 2001 durgunluğunun etkisinden sıyrılamamışken uygulamaya konmuştur. Bu zamanlama da manidar. Sonuç olarak bu bileşenin tamamen istihdam verisini manipüle etmek amacıyla uydurulduğu açık.
Şubat ayı bordrolu istihdam artışı 295 bin kişi olarak açıklandı. Bu, piyasa beklentisi olan 252 bin kişiden 43 bin kişi yüksek olduğu için çok olumlu bir veri olarak karşılandı. Ne var ki Şubat istihdam verisine yukarıda anlattığım Net Doğum/Ölüm Modelinden üretilerek eklenen sayı 132 bin kişidir! Bu 132 bin kişinin belki 43 bini, belki de 83 bini hayalî olabilir. Bu durumda bu veri neden olumlu olsun?
ABD ekonomisindeki işsizlik oranı verileri de çok sorunlu. Resmî işsizlik oranı Ekim 2009’da % 10’a ulaştıktan sonra sürekli gerileyerek Şubat 2015 itibarıyla % 5.5’e düşmüş durumda. Ancak burada ciddî bir sorun var: İşsizliğin tanımı. BLS’e göre bir kişinin işsiz sayılması için son 4 hafta içinde aktif olarak iş aramış olması gerekir. Aktif olarak iş aramak, iş başvurusu veya görüşmesi yapmak demek. Bunun bir işsizin elinde olmadığı açık. Eğer son 4 haftada bunlar olmamışsa o kişi artık işsiz kabul edilmiyor, işgücünden ayrılmış kabul ediliyor; kişinin “Ben hâlâ iş arıyorum ama bulamıyorum” demesi bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla, 2009’dan itibaren ABD’de işsizlik oranının %10’dan % 5.5’e kadar gerilemesinin asıl sebebi işsiz sayısının gerçekten azalması değil, BLS’in bu mantıkla işsizlerin çoğunu “işsiz” tanımının dışına atması. Şimdi bu akıl dışı durumu grafiklerle görelim. Aşağıdaki grafik resmî işsizlik oranını gösteriyor. 2007 başında % 4.5 olan işsizlik oranı 2007’den başlayarak artmaya başlamış, 2009 sonunda % 10’la rekor kırmış, ondan sonra sürekli düşerek geçen ay % 5.5’e inmiş. Amerikan ders kitabı ekonomisine göre % 5’lik işsizlik “yapısal” kabul edilir, dolayısıyla bu işsizlik oranı pratikte “tam istihdam” (full employment) sayılır. Onun için 6 Martta San Francisco Fed Başkanı Williams “Tam istihdama yaklaşmak üzereyiz” dedi. Yani Amerikan ekonomisinde her şey yolunda, krizin etkileri tamamen atlatılmak üzere, dolayısıyla faiz artışı başlayabilir!
Tabiî ki gerçek durum çok farklı. Fed’in akıl dışı işsizlik tanımından dolayı yukarıdaki işsizlik oranı grafiği gerçek tabloyu yansıtmaktan çok uzak. Amerikan işgücü piyasasındaki gerçek durumu asıl anlatan grafikler aşağıda. Bunlardan birincisi aşağıda görülen işgücüne katılım oranı (Labor Force Participation Rate).
Görüldüğü gibi ABD’de işgücüne katılım oranı 2007’den beri sürekli düşüyor, 8 yılda nüfusun % 66.5’inden % 62.5’ine gerilemiş, yani işsiz sayısı yaklaşık 12 milyon kişi artmış. ABD’nin gerçek istihdam, dolayısıyla işsizlik grafiği bu.
Aşağıdaki grafik ise farklı bakış açısından aynı durumu gösteriyor: İstihdamın nüfusa oranı. Görüldüğü gibi çalışanların toplam nüfusa oranı 2006 sonunda % 63.4 düzeyindeyken Şubat 2015 itibarıyla % 59.2. Yaklaşık 13 milyon kişilik bir kayıp söz konusu.
Aslında ABD işgücü piyasasındaki gerçek durum son iki grafiğin gösterdiğinden de kötü. Çünkü BLS’in istihdam rakamında bir sorun daha var: Burada part-time, full-time ayrımı yok. Meselâ 2010’da ABD hükümeti nüfus sayımı için onbinlerce öğrenciyi işe aldı. Fakat bunların çoğu part-time işlerdi. Bu kapsamda haftada 2 saat çalışanlar bile BLS tarafından “yeni bordrolu istihdam” kapsamına alındı. Dolayısıyla, eğer istihdamı tam zamanlı istihdam olarak tanımlarsak, ABD’deki işsizlik sorunu yukarıdaki 2. ve 3. grafiklerin gösterdiğinden de kötü. Bunu ortaya koyan bir bilgi: Şubat 2008’den bugüne kadar ABD nüfusu 16.8 milyon artarken tam zamanlı istihdam rakamı 140 bin kişi azaldı. Bu durumda Amerikan ekonomisinde % 10 işsizlik oranı nasıl % 5.5 işsizlik oranına gerilemiş olabiliyor?
Görüldüğü gibi ABD’de işgücü piyasasında durumun normale ya da 2008 çöküşü öncesine dönmesi söz konusu değil. Tam tersine, ortaya koyduğum ve hepsi resmî rakamlara dayanan (ama medyada ön plana çıkarılmayan) veriler 2008 çöküşünden sonra istihdamda ortaya çıkan büyük gerilemenin 7 yıllık muazzam parasal genişlemeye ve genişlemeci maliye politikalarına rağmen ortadan kaldırılamadığını gösteriyor. ABD’de işsizlik sorununun çözüldüğü, tam istihdama ulaşılmak üzere olduğu iddiaları tamamen gerçek dışı. Onun da ötesinde, BLS’in büyük ölçüde uydurma olduğunu göstermiş olduğum aylık bordrolu istihdam rakamının beklenenden biraz iyi gelmesinden yola çıkarak “ABD ekonomisi düzeliyor, güçleniyor” demek de yanlış bir tespit. ABD ekonomisindeki başta millî gelir (GDP) olmak üzere büyümeyle ilgili istatistikler de çok çarpıtılmış durumda, ama aynen istihdamda olduğu gibi, yine resmî veya genel kabul gören başka verilerden oradaki tablonun içyüzüne de ulaşmak mümkün, ama bu başka bir yazının konusu.
Sonuç olarak, ABD ekonomisi güçlenmiyor, istihdamdaki gerçek tabloya bakarsak yerinde sayıyor, son ayların başka göstergelerine bakarsak yavaşlamaya gidiyor, zayıflıyor. Bu şartlar altında Fed’den, daha doğrusu kimi Fed görevlilerinden yayılan “Yakında faiz yükseltmek zorundayız, çünkü ekonomi güçleniyor. Yükseltmezsek overheating olur, enflasyon tehlikesi başgösterir” söylemi kesinlikle gerçekçi değil.
Dünya ekonomisi büyük dönüşümlere gebe ve bu bir kriz süreci. Fed’in gerçeğe taban tabana zıt bir söylem üretmesi ve finans piyasalarını bu söylemle yönlendirmekten medet umması da bu krizin ne kadar derin olacağının habercisi. Bu dönemde bağımsız ekonomik analizlerden yararlanamayan, resmî ağızların ve onların uzantısı medyanın ürettiği sahte ekonomik aklın ötesine geçemeyen karar vericileri çok zor günler bekliyor.