SELİM SOMÇAĞ
Ekonomik Danışmanlık

Bağımsız, Objektif, Güvenilir



Et ve Süte Neoliberal Darbe (Cumhuriyet, 23 Aralık 2022)


Ekim ayı itibarıyla bir yıl öncesine göre içme sütü üretimi % 24.1,  tereyağı üretimi % 27.1 geriledi.   Türkiye gibi nüfusu artan bir ülkede temel gıda maddesi olan süt üretimi geriliyorsa o ülkede kıtlık var demektir.   Kıtlık bir malın hiç olmaması değil,  adı üstünde, kıt olması,  geniş kesimlerin o mala ulaşamaması demektir.   Bugün Türkiye’de et vesüt ürünlerinde kıtlık var.   AKP Türkiye’yi 20 yıl yönettikten ve kendisinden önceki bütün hükümetlerin toplamından daha fazla dış kaynak kullandıktan sonra Türkiye’yi kıtlığa sokmayı başarmış bir parti.

 

Hayvancılıkta en büyük maliyet unsuru yem.    Ana kalemler soya,  mısır,  buğday ve arpa.    Türkiye’nin iklim şartları sebebiyle soyada tamamen,  mısırda ise büyük oranda dışa bağımlıyız.   Buğday ve arpada ise AKP öncesinde ortalama % 5 kadar ithalat katkısıyla talep karşılanabiliyordu.   Neoliberal AKP devrinde bu oran hızla % 20’lere tırmandı.   Böylece Türkiye temel gıda maddesi olan et ve sütte önce yem üzerinden dışa bağımlı hale geldi.   Türkiye’de artık Anadolu’nun öz evlâdı olan buğdayın ve arpanın fiyatı bile yurt içindeki üretim maliyetiyle değil ithal buğday ve arpa fiyatıyla belirleniyor.

 

Fed 2020 yılında kovid tedbiri olarak çok büyük miktarda para basınca bu paranın kısmen emtia spekülasyonuna yönelmesiyle 2020 sonbaharında emtia fiyatları yükselmeye başladı.    Soya unu,  buğday ve mısır da vadeli emtia piyasalarında işlem gördüğü için bu kervana katıldı,  yem fiyatlarındaki artış böyle başladı.    Ağustos 2020 - Mayıs 2021 arasında dolar bazında soya fiyatı % 67,  buğday fiyatı % 26,  mısır fiyatı % 65 arttı.

 

2021 sonbaharında AKP’nin kader birliği yaptığı inşaat sektörünü kurtarmak için negatif reel faize geçmesi devalüasyonu patlattı,  sonuçta geçen Ağustos itibarıyla TL’nin dolara karşı yıllık devalüasyon oranı % 121’e ulaştı.    Bu arada küresel emtia fiyatları  artmaya devam ettiği gibi,  Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması yüzünden dünya tahıl üretiminde büyük payı olan bu iki ülkeden sevkiyat riske girdiği için tahıl fiyatlarındaki artış katmerlendi.     Eskilerin dediği gibi,  dokuz ayın Çarşambası üst üste geldi.     Sonuçta geçen Mayıs itibarıyla 2020 yılbaşına göre dolar bazında soya unu fiyatı%  81,  buğday fiyatı % 129,  mısır fiyatı % 107 arttı.

 

Bunu TL’nin dolara karşı 2020 yılbaşından geçen Mayısa kadarki değer kaybı oranı olan % 178’le çarpın:  Demek ki 2020 yılbaşından itibaren 2 yıl 5 ay içinde TL bazında soya unu fiyatı % 409,  buğday fiyatı % 543,  mısır fiyatı % 482 arttı.

 

Buna rağmen uzun süre süt ürünlerinin fiyatı yem maliyetindeki artışı yansıtacak boyutta artmadı.   Çünkü ülkedeki çiğ süt fiyatı Ulusal Süt Konseyi adlı,  görünüşte ilgili bütün kesimlerin temsil edildiği,  aslında hükümetin sözünün geçtiği bir oluşum tarafından belirleniyordu.   Süt fiyatı maliyete göre artacak olursa seçimde oy kaybedeceğinden korkan AKP süt fiyatını düşük tuttu.   Bunun üzerine süt hayvancısı zarar etmeye başladı,  zarardan kurtulmak için süt ineklerini kesime göndermeye başladı.   O yüzden son bir buçuk yılda Türk halkı içinde hâlâ et alabilen şanslı kesim dana etinden çok süt ineği eti yedi.    Ekim itibarıyla Türkiye’de bir yıl öncesine göre içme sütü üretiminin % 24.1 azalmasının sebebi bir yıl önceki inek varlığının dörtte birinin mezbaha yolunu tutmuş olması.

 

Ekim itibarıyla Ulusal Süt Konseyi çiğ süt fiyatını 7.5 lirada tutmaya çalışıyordu.   Fakat ülkedeki süt ineği stokunun yok oluşa gittiğini gören büyük mandıralar kepenk kapatmamak için Ulusal Süt Konseyini dinlemeyip üreticiden sütü 11-12 liraya almaya başladı.   Bu sayede süt hayvancısı şimdilik ineğini kesime göndermeyi durdurdu.   Ama bu sefer de kesimlik hayvan arzı azaldığı için et fiyatına zam gelmek üzere.   Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık!

 

Türkiye AKP’den kurtulduktan sonra üniversitelerin iktisat bölümlerinde AKP’nin Türkiye’yi aç bırakma hikâyesi zorunlu ders olmalı.   Ancak insanların et yememesi için propaganda kitabı yazan,  Merkel’e nükleer reaktörleri kapattırarak Almanya’yı bugünkü enerji krizine sürükleyen Jeremy Rifkin’den danışmanlık alarak küresel güce selâm çakan bir muhalefetin neoliberal politikalardan vazgeçeceğini ummak da saflık olur.

 


HUKUKÎ UYARI: selimsomcag.org sitesinde yer alan bilgi, haber ve yorumlar güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenen veriler ve bunlara dayanan kişisel yorumlardır. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayınlanan bu bilgi ve yorumlar hiç bir şekilde tavsiye veya yatırım danışmanlığı niteliği taşımaz. Bu bilgi ve yorumlara istinaden yapılacak işlemler sonucunda doğabilecek zararlardan selimsomcag.org hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2014 Selim Somçağ. Her Hakkı Saklıdır.