SELİM SOMÇAĞ
Ekonomik Danışmanlık

Bağımsız, Objektif, Güvenilir



Çin Nereye Koşuyor? – 3 (Cumhuriyet, 18 Kasım 2022)


2010’larda Çin’in büyüme hızının yapısal sebeplerle düşmeye başladığını geçen hafta gördük.  Bu, kalkınmaya başlayan her azgelişmiş ülkenin bir süre sonra karşılaşacağı kaçınılmaz sonuçtur.   Ayrıca Çin’in özelinde bu 30 yıllık hızlı kalkınma süreci ihracata aşırı bağımlıydı.    O yüzden Çin’in kalkınma hızı kalıcı olarak yavaşladığında ücretleri yükselterek ekonomiyi ihracat bağımlılığından daha dengeli bir talep yapısına kavuşturması ve yatırım temposunu düşürerek daha ılımlı bir büyüme hızını kabullenmesi gerekiyordu.   Çin bunlardan birincisini belli ölçüdeyaparken ikincisini yapmadı,  çünkü 2012’de başa geçen Şi Cinping ekonomiyi aynı hızla büyütmeye devam ederek Çin’i hegemon güç konumuna getirmek istiyordu.

 

Kısa yoldan ekonomik büyüme yaratmak isteyen gibi birçok ülkenin yaptığı gibi Çin de bu amaçla gayrimenkul balonu üretmeye başladı.   Ancak yeni gayrimenkul arzı ekonominin uzun vadeli potansiyel büyüme hızı,  büyümenin gelir dağılımına yansıması ve nüfus artış hızı gibi parametrelerle uyumlu olmazsa,  yani gayrimenkul arzındaki artış ekonomiye uyum sağlayacağına,  ekonomi gayrimenkul arzına ayak uydurmaya zorlanırsa balon çok geçmeden patlar ve ekonomide ağır hasara yol açar.

 

Japonya’da 1980’lerde şişip 1990’larda patlayan gayrimenkul balonunun bugün Japon ekonomisini yükselen dolar faizi karşısında nasıl savunmasız bıraktığını üç hafta önce anlattım. İspanya’daki konut balonunun 2007’de patlaması 6 yıl içinde kamu borcunun millî gelirin % 35’inden % 100’üne tırmanmasına yol açtı,  İspanya bu yükün altında ezilmekten Avrupa Merkez Bankasının yardımıyla kurtulabildi.   (Bugün İspanya’nın kamu borcunun yaklaşık yarısı AMB’nin bilançosunda.)  ABD’de konut balonu 2008’de patladı ve yalnız ABD’yi değil bütün dünyayı krize soktu.   ABD bu krizi doların dünyanın rezerv parası olması sayesinde atlatabildi. Kaderini gayrimenkul balonunun bekasıyla birleştirmiş olan, o yüzden bugünkü akıl dışı faiz politikasını uygulayan AKP’ye rağmen çökmeye başlayan yerli gayrimenkul balonunun arkasında ne boyutta bir enkaz bırakacağını ve bunun Türkiye’nin geleceğinden kaç yıl çalacağını da yaşayanlar görecek.

 

2008 krizi Çin’e ekonomik büyümeyi tümüyle ihracata, yani dış pazarların canlılığına bağlamanın sakıncasını gösterince Çin iki adım attı:  Birincisi,  iç pazarı güçlendirmek için ücret artışlarını hızlandırdı,  ikincisi kamunun inşaat yatırımlarında gaza bastı.   Ancak bu yapılırken ücretlilerin alım gücünün,  kentleşmenin ve nüfus artışının seyri dikkate alınmadı.   Sonuçta Çin’in birçok yerinde gökdelen konutlardan oluşan fakat içinde  çok az nüfus barındıran,  hatta hiç barındırmayan hayalet şehirler ortaya çıktı.   En küçüğü  1 milyon kişiyi barındıracak boyutta olan bu hayalet şehirlerin sayısının bugün en az 50’ye ulaştığı tahmin ediliyor.   Çin’de yeni konut arzının talebin önünde koşması 10 küsur yıllık bir olgu,  buna rağmen Çin’in konut yatırımları 2020 korona krizine kadar her yıl artmaya devam etti,   çünkü artık millî gelirin ortalama dörtte biri gayrimenkulle ilgili faaliyetlerden kaynaklanıyordu,  dolayısıyla hedeflenen büyümeyi tutturmak için konut üretimini sürekli artırmak şarttı.  Satılamayan konutlar ve her yıl sayısı artan hayalet şehirler ise millî gelir/büyüme rakamlarında görünmüyor,  ama bu projeleri finanse eden kamu bankalarının bilançolarında batık krediler dağ gibi yığılıyor,  projelerin sahibi olan yerel yönetimlerin bütçe açıkları yıldan yıla büyüyordu.

 

Sonuçta gayrimenkul kökenli batık krediler ve bütçe açıkları Çin’de üretken faaliyetlerden doğan katma değeri emen bir kara delik haline gelmeye başladı,  aynen 30 yıl önce Japonya’da olduğu gibi.   Öte yandan hem küresel likidite bolluğunun sona ermesi,  hem de ABD’nin Çin’i rakip hegemon adayı ilân edip teknolojik işbirliğine son vermesi Çin’in ihracat performansının daha da düşeceği anlamına geliyor.   Demek ki  Çin’in ekonomisindeki kara deliği kapatması bundan sonra daha da güçleşecek.   Bugün çoğumuza yükselişi engellenemez bir ekonomik süper güç olarak görünen Çin yakın gelecekte Japonya gibi büyüme sıkıntısı çeken bir ülke olarak karşımıza çıkarsa şaşırmayın.

 


HUKUKÎ UYARI: selimsomcag.org sitesinde yer alan bilgi, haber ve yorumlar güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenen veriler ve bunlara dayanan kişisel yorumlardır. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayınlanan bu bilgi ve yorumlar hiç bir şekilde tavsiye veya yatırım danışmanlığı niteliği taşımaz. Bu bilgi ve yorumlara istinaden yapılacak işlemler sonucunda doğabilecek zararlardan selimsomcag.org hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2014 Selim Somçağ. Her Hakkı Saklıdır.