SELİM SOMÇAĞ
Ekonomik Danışmanlık

Bağımsız, Objektif, Güvenilir



BİR UYARI (18 Mart 2008)


Amerika’daki mortgage krizini 2007 Temmuzunda patlak vermesinden bu yana izleyenlerin açıkça gördüğü bir gerçek var:    Krizin başlangıcından itibaren ABD yetkililerinin,   Amerikan finans piyasasının ve onun uzantısı olan finans medyasının mortgage kriziyle ve Amerikan ekonomisiyle ilgili olarak bütün dedikleri yanlış çıktı.    Söylenenlerin bazısı resmî açıklama,  bazısı piyasanın veya sözde bağımsız analistlerin görüş ve tahminleri şeklindeydi,  fakat hepsi aynı kapıya çıkıyordu:   Mortgage piyasasındaki sorun yalnızca subprime denen en riskli kategoriyle sınırlı kalacaktı,  genel bir mortgage ve konut sektörü sorununa dönüşmeyecekti,  piyasalarda görülen sıkışıklık Fed’in ilave likidite vermesi ve faiz indirmesiyle çözülecekti,   Amerikan ekonomisinin durgunluğa girmesi söz konusu değildi,   Fed’in para arzını arttırması doların değerinin düşmesine yol açmayacaktı,  bilâkis 2007’deki zayıflamadan sonra 2008 doların yılı olacaktı,  vesaire,  vesaire.   Aylardır süren bu öngörü zaafiyeti veya karartma çabasından sonra gelinen nokta şu:   Fed geçen hafta topu topu USD 400 mia.lık aktife sahip bir yatırım bankası olan Bear Stearns’ü kurtarmak için paçavra değerine düşmüş mortgage tahvillerini fonlama için teminat kabul etmekle kalmadı,  piyasaya verdiği fonlamayı bir günde USD 60 mia.dan USD 200 mia.a çıkardı.   Bu kadar geniş kapsamlı bir desteğe rağmen Bear Stearns iki gün sonra battı.   Bunun üzerine bu kurumun büyük oyunculardan J.P.Morgan Chase tarafından satın alındığı açıklandı.   Gelgelelim bu satın almaya karşılık Fed J.P.Morgan’a USD 30 mia fonlama desteği verecek,  ayrıca Bear Stearns’ün aktifleri Fed tarafından yönetilecekmiş!   Yani aslında satın alma falan yok,  resmen batık bir yatırım bankası Amerikan devleti tarafından karşılıksız para basmak yoluyla yüzdürülüyor.     Uluslararası piyasaların buna verdiği cevap ise dolar-euroyu hızla 1.53’ten 1.58’e,  dolar-yeni de 101’den 97’ye taşımak oldu.    

 

Amerika’da mortgage krizi daha yeni başladı sayılır.   Konut fiyatları 2002-2006 döneminde bazı yerlerde % 50’ye kadar artmıştı.    Şu ana kadar fiyatlar sadece % 10 kadar düştü,  yani daha gidecek çok yer var.   Mortgage’a dayalı tahvillerin satışa çıkartılarak piyasada gerçek değerini bulması süreci ise daha başlamadı bile.   Fed’in geçen hafta Bear Stearns’ü yüzdürmek için para musluklarını sonuna kadar açmasının sebebi bu sürecin başlamasını engellemekti.   Ama mortgage tahvili piyasasının 7 trilyon dolara ulaştığı düşünülürse bu umutsuz bir çaba.   Fakat  Amerikan ekonomi yönetiminin seçeneği yok;  para basarak Amerikan finans sektörünü yüzdürmek için elinden geleni yapacak.   Demek ki önümüzde daha birçok Bear Stearns operasyonu var.   Bu tercihin sonucu ise açık:   Yerlerde sürünen bir Amerikan doları.   Ne var ki  Amerika dışında 8 trilyon dolarlık Amerikan devlet tahvili ve hisse senedi olduğu  gözönüne alınırsa Fed’in doların değerini riske atan böyle bir yol izlemesi çok büyük bir kumar.    Öyle görünüyor ki 2002’den beri Amerikan tahvillerini uslu uslu biriktirip üstüne oturan bazı ihracat şampiyonu ülkelerin bunları yavaş yavaş piyasaya sürmeye başlamaları da çok uzakta değil.     Siz asıl o zaman seyreyleyin dolardaki gümbürtüyü!

 

Şimdi gelelim Türkiye’ye...   Hükümet çevreleri ve yerli ve yabancı birtakım uzmanlar Türkiye’nin Amerika’da ortaya çıkan krizden etkilenmeyeceğini söyleyip duruyorlar.   Bu sözlerin geçen yazdan beri Amerikan finans sektörü ve Amerikan ekonomisi hakkında ileri sürülen yukarıdaki aşırı iyimser ve aşırı miyop iddialardan hiçbir farkı yoktur.      Bunun neden böyle olduğu çok açık:  Türkiye halen yılda 39 milyar dolar cari açık veren,  yani ülkeye giren ithal mal ve hizmet akışını döviz kurlarını yükseltmeden sürdürmek istiyorsa her yıl dış dünyadan 39 milyar dolar bulmak zorunda olan bir ülke.  Son dönemin özelleştirme ve yabancıya satış furyasından sonra satacak fazla bir şey de kalmadığı için bu 39 milyarın neredeyse tamamı dış borç veya sıcak para olmak zorunda.    Bu paranın kaynağı olan gelişmiş dünyanın nasıl bir finansal ve ekonomik girdaba sürüklenmekte olduğu da ortada.   Hal böyleyken 6 yıldır borçlanarak yaşamaya alışmış olan Türk ekonomisinin bu çalkantıdan derinden etkilenmemesi mümkün mü?

 

Türkiye’nin küresel bir ekonomik krize dönüşmekte olan çalkantılardan etkilenmeyeceğini öne sürenlerin bütün gerekçeleri geçersizdir.     Türkiye’nin cari açığının 39 milyar dolara ulaştığı,  Türkiye’deki sıcak para stokunun 150 milyar doları aştığı bir ortamda,  Türk ekonomisinin küresel finansal şoklara karşı dirençli olduğunu göstermek için ortaya atılan bütçe açığının azalması,   bankacılıktaki konsolidasyon gibi etkenlerin hiçbir anlamı yoktur.     Bunlara bakarak Türk ekonomisinin güvencede olduğunu zannetmek,   pankreas kanseri teşhisi konan bir hastanın tansiyonu ve kolesterol düzeyi normal olduğu için sevinmesine benzemektedir.

 

Uyarıyorum:   Amerikan ekonomisi yeni bir 1929 krizine girme sürecindedir.    Buna bağlı olarak Türkiye’ye de büyük bir kriz dalgası çarpacaktır.   Hem dünya,  hem Türkiye finans piyasalarında şu ana kadar ortaya çıkan olumsuz hareket ve çalkantılar bundan sonra olacaklar karşısında sadece öncü dalgalar ölçüsündedir.   Medyanın pompaladığı,  hiçbiri üç ay önce söylediği sözlerin arkasında duramayacak olan televolecilerin boş sözleriyle teselli bulma vakti geçmiştir.   Bu büyük çalkantıda şirketinizi veya birikiminizi korumanız için size ışık tutacak başlıca kaynak Türkiye’nin 2001 krizini bir yıl öncesinden,   Amerika’nın içine girdiği kriz sürecini birbuçuk yıl öncesinden bütün aşama ve sonuçlarıyla öngörmüş olan Haftalık Ekonomik Yorumdur.   


HUKUKÎ UYARI: selimsomcag.org sitesinde yer alan bilgi, haber ve yorumlar güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan derlenen veriler ve bunlara dayanan kişisel yorumlardır. Kamuoyunu aydınlatmak amacıyla yayınlanan bu bilgi ve yorumlar hiç bir şekilde tavsiye veya yatırım danışmanlığı niteliği taşımaz. Bu bilgi ve yorumlara istinaden yapılacak işlemler sonucunda doğabilecek zararlardan selimsomcag.org hiç bir şekilde sorumlu tutulamaz.

Copyright © 2014 Selim Somçağ. Her Hakkı Saklıdır.