Donald Trump 2016’da Cumhuriyetçi Partinin başkan adayı olunca ABD medyasının görülmemiş sertlikteki aşağılama kampanyasıyla karşılaştı. Dev ABD şirketlerinden 11’i rakip aday Hillary Clinton’a bağış yaparken Trump hiçbirinden destek alamadı. Medya ve iş dünyasının Trump karşıtlığı o kadar sertti ki, Cumhuriyetçi Partinin aday adaylarından bazıları Trump aday olduğu için seçimde partilerini desteklemeyeceklerini açıkladı. Bu denli büyük baskıya rağmen 88 emekli general bir açık mektupla Trump’a destek oldu.
Trump anketlerde de rakibinin çok gerisinden geliyordu. Seçimden 3 hafta önce Hillary’nin Trump’a 12 puan fark attığını gösteren bir anket yayınlayan ABC televizyonu ve Washington Post seçime 10 gün kala “O ankette örneklem yanlış seçilmiş, aslında fark 12 puan değil, 6 puanmış” açıklaması yaptı. Böyle bir hata mümkün olmadığı için ben bunu Trump’ın seçileceğinin işareti olarak gördüm ve Twitter’da yazdım. Nitekim Trump herkesi şaşırtarak seçimi kazandı.
Trump kampanyasında birçok fabrikanın dış ülkelere taşınmasını eleştirerek seçilirse yurt dışına göçmüş olan iş imkânlarını ABD’ye geri getireceğini vaad etmiş ,fabrikalar en çok Çin’e taşındığı için de Çin’i hedefe koymuştu. Ocak 2018’de güneş paneli ithalatına 4 yıl süreyle gümrük vergisi koydu; bunların çoğu Çin’den geliyordu. Mart 2018’de ise doğrudan Çin’i hedef aldı ve Çin’in ABD’ye yaptığı yıllık USD 50 mia tutarında ihracata (1.300 küsur kalem) gümrük vergisi koydu. Çin de 106 kalem ABD malına % 25 gümrük vergisi koyarak misilleme yaptı, ancak 2018’de Çin ABD’den USD 120 mia.lık mal alırken ABD’ye USD 538 mia.lık mal sattığı için gümrük savaşından kârlı çıkmasına imkân yoktu. Sonuçta Çin kalkınma politikasından taviz vermeye başladı, Çin’de faaliyete geçecek otomotiv ve finans şirketlerinin en az % 50 Çin sermayeli olması şartını kaldırdı.
ABD sermayesi, Hollywood dahil ABD medyası ve Demokrat Parti Trump’ın Çin karşıtı hamlelerine de ateş püskürdü. Çin mallarına konan gümrük vergilerini ABD tüketicisi ödeyecekti, Trump ABD’de refah gerilemesine yol açmıştı. Ayrıca bu şekilde Çin’e göçmüş fabrikaları geri getirmeye de imkân yoktu. Demokrat Parti iktidara gelince elbette bu saçmalığa son verecekti.
2020 başkanlık seçimini Demokrat Parti adayı Biden kazandı, fakat Çin mallarına uygulanan gümrük vergilerini kaldırmadı. 4 yıllığına konmuş olan güneş paneli ithalatındaki vergi 2022’de sona erince onun da süresini uzattı. Trump’ın Çin karşıtı uygulamalarına şiddetle karşı çıkan, ABD sermayesinin sevgilisi Demokrat Parti iktidara gelince neden sözünden dönmüştü?
13 Ekim 2022’de Çin’deki yarı-iletken (chip, yonga) şirketlerinde çalışan ABD vatandaşı bütün yönetici ve mühendisler istifa edip Çin’i terk etti. Çin’in yarı-iletken sektörüne parça tedarik eden ABD şirketleri de Çin’deki ofislerini kapattı. Böylece Çin’in geliştirmek için büyük çaba harcadığı yarı-iletken sektörü (2030’da dünya lideri olma hedefi vardı) bir günde çöktü.
Trump 2018’de cep telefonu ve başka iletişim araçları üreten Çin’e ait Huawei ve ZTE şirketlerinin ürünlerinin ABD devlet kurumlarınca kullanılmasını yasaklamıştı. Bu hafta da bütün üretimini Çin’de yapan ve Çin’e akıllı telefon teknolojisini veren Apple “kovid protestolarından dolayı” üretimini Hindistan ve Vietnam’a kaydırmaya başlayacağını açıkladı.
Yarı-iletken üretiminde dünya liderleri Tayvan ve Güney Kore. ABD bunların Çin’e yaptığı ihracata kısıtlama getirmişti, geçen hafta da Tayvan’daki en büyük üretici TSMC bundan böyle en gelişmiş çipleri ABD’nin Arizona eyaletinde 2024’te faaliyete geçecek fabrikasında üreteceğini açıkladı.
ABD’nin Wolfowitz doktrini çerçevesinde rakip hegemon güç adayı olan Çin’e savaş açtığını yazmıştım. Anlattıklarım bu savaşın aşamalarıdır. Küreselleşmiş ABD sermayesi ise bu savaşa karşı, hatta geçen hafta yazdığım gibi Çin’in yanında. Demek ki artık hâlâ 60’ların ezberlerini sayıklayan Türk siyasî söylemindeki gibi (müttefik olunması ya da kahrolması istenen) tek bir ABD yok, ABD’de millî devletle küreselleşmiş sermaye arasında bir iç savaş var. Türkiye bunun farkına varamazsa ağır bedel öder.